23 Mayıs 2014 Cuma

yumurta, süt ve bal üzerine naçizane aktarımlar

semih kaplanoğlu'nun yumurta, süt ve bal'dan oluşan yusuf üçlemesi imge ve çağrışımlar ile şiirsel bir anlatım kurmak bakımından türk sinemasında örnek gösterilebilecek iyi filmlerden. izleyicinin üzerinde tahakküm kurmak ve bu böyledir şu şöyledir demek yerine, izleyicinin de filmde aktif bir rol edinmesini, onun da katılımını gerektirmesini sağlayan bir film dili oluşturmuştur semih kaplanoğlu. bu yönüyle sürekli cevaplar vererek "ben bilirim" tarzı bir üsluba değil, doğru soruları sormayı başaran filmlerdir bunlar. böylece filmde anlatılan yolculuk, seyircinin kendi tecrübesiyle filme dahil olmasıyla seyircinin de kendi içsel yolculuğuna dönüşmüş olur. bir sanat olarak sinemanın da görevi bu değil midir zaten?

yumurta yusuf'un olgunluk yaşlarında geçmektedir. bir metropolde yaşamakta olan yusuf, sahafında kitaplarıyla yalnız bir yaşam sürmekte olan bir şairdir. fakat annesinin ölümü vesilesiyle taşraya yaptığı yolculuk onun kökünü, geçmişini ve tüm hayat biçimini sorgulamasına yol açan bir yolculuğa dönüşür. doğduğu toprakların yaşam biçimine, geleneğine sırtını dönmüş ve ona karşı yabancılaşmış olan yusuf taşrada bir yaşam sınavından geçer. taşranın ona küstüğünü, artık buralara ait olmadığını imleyen en iyi sahnelerden biri de filmin sonuna doğru bir çoban köpeğinin üzerine atlamasıdır. ayrıca köpeğin karşısına çıkmasının taşradan ayrılmasını engelleyen, ona burda kalmasını söyleyen bir mesaj olarak da okumak mümkündür.
kuşkusuz bu sahne onu derinden sarsmış ve ona farkındalık kazandırmıştır. annesinin ölümüne ağlamayan yusuf, köpek üzerine atladıktan sonra ayılınca ağlamaya başlar ve manevi bir boşalma yaşar. ve belki de kökleriyle barışır.

süt de ise yusuf'un ergenlik çağına şahit oluruz. bir yandan annesi ile kendisinden oluşmakta olan ailesine bakma sorumluluğu taşırken, diğer yandan da şairlik hayali ile daktilo başlarında gecelemektedir. bir dergide şiiri yayımlandığında sevincinin betimlendiği sahne, sinemanın görsel imkanının iyi bir ölçüde kullanıldığı bir sahnedir. uzun bir yolda sevinçten haykırarak koşuşu sinematografik yaratıcılık açısından göz doldurur.

bal filmi bu üçlemenin son filmi olup yusufun çocukluğuna değinmekte. önceki filmlere kıyasla daha olgun bir forma sahip olduğunu söylenebilir. yusuf içine kapanık, korkak bir karaktere sahiptir çocukluk yıllarında. okulda herkes okuma yazmayı yavaş yavaş sökmekteyken o bu işi becerememekte ve öğretmeni tarafından ödüllendirilememektedir. arkadaşları tenefüste bahçede oyun oynarken o sınıfta yalnız başına kalmaktadır. ve ayrıca yusuf babasından başka kimseyle konuşmamakta, ancak babasının yanındayken kendini rahat hissetmekte, ama onunla bile ancak kısık sesle konuşmaktadır. onun en büyük dostu babasıdır. en zevk aldığı şey babasıyla beraber ormana gidip kovanlardan bal toplamaktır. fakat bir gün babası ortadan kaybolur. ağaçtan düşerek ölmüştür. böylece yusuf hayatta yapayalnız kalır. nasıl kovanın içindeki suya yansımış olan ayı kavrayıp tutmak istese de, o da tıpkı babası gibi elinden kayıp gitmiştir.

üçlemenin en güzel yanlarından biri de filmlerin arasındaki bağlantının naifliği. mesela; yumurtada yusufun ormanda altında uyuyakaldığı ağaç ile bal'ın sonunda yusufun akşam karanlığında ormanda babasını aramak için yola çıktıktan sonra yanına kıvrılıp yattığı ağaç aynı gibi durmaktadır. yani yusuf her ne kadar kendisine ayrı bir yaşam kursa da babasını unutamamış, hala babasının özlemi içerisinde onu aramaya devam etmektedir. hala onun kadar iyi bir dost edinememenin çaresizliği içindedir.
ayrıca yusufun epilepsi krizlerinin geldiği anlar da bir öneme sahip. yumurta'da bir urgancının urgan düzeltmesini izleyen yusuf, her ne kadar filmde anlamasak da, bal'daki urgancı sahnesini referans aldığımızda, urganın babasını temsil ettiği ve bu yüzden yere düşüp epilepsi krizi geçirdiği yorumu yapılabilir.

yusuf üçlemesi, zahiri anlatımı güçlü olmasının yanında, batıni yönden de bu toprakların kültürüyle oluşturulmuş bir şekle sahip. yönetmenin kurduğu katmanlı yapı filmi daha da güçlendirmekte. kullanılan meyveler, hayvanlar, eşyalar da bu katmanlı yapının önemli bir parçası; filmlere isim vermiş gıdalar, ayrıca nar, elma gibi meyve, balık, yılan, ceylan gibi hayvanlar.
en önemlisi hikaye güzel. izleyiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder