23 Mart 2014 Pazar

majidi ve imtihan sineması

serçelerin şarkısı
 majid majidi, çok geç keşfettiğim iran sinemasının mühim isimlerinden biri. kendine ait bir film şekli oluşturmuş, yerel bir form yaratıp evrensel insani duyguları anlatmayı başarmış, böylece dünyanın her tarafından izleyici kitlesi oluşturmuş ender yönetmenlerden.
majidi abimiz bir dava adamı. ama bu dava adamlığı yılmaz güney sinemasında göstere göstere yapılan siyasi propagandalar gibi değil. majidi, oluşturduğu film formu itibariyle müslüman ahlakına uyan, anlam dünyasının kazığını kur'an-ı kerim'e oturtmuş bir sinema ile karşımıza çıkıyor. filmlerinde çatışmanın değil imtihanın ön plana çıkması, ilahi lütuflar gibi tercihler işte bu dava adamlığı durumundan ileri geliyor.
ve böyle bir adam 1997'de çektiği cennetin çocukları filmiyle oscar'da en iyi yabancı film ödülüne aday gösteriliyor. fakat bu ödülü roberto benigni'nin hayat güzeldir filmine kaptırıyor.

cennetin çocukları
  majidi'nin en büyük özelliklerinden biri; hollywood sinemasının anahtar noktalarından biri olan 'nefes kesici', 'sürükleyici' çatışmalar kurmak, zıt karakterleri birbirine çarptırmak, karakterleri içinden çıkılamayacak yollara sokmak değil, çatışma yerine -daha minimal bir tercih olarak- imtihanı ön plana çıkarmaktır. filmlerinde karakterlerin "tevafuk" eseri sürüklendiği küçük -ama büyük dersler veren- imtihanlar, tezatlıklar ve zıtların birliği ile süsleniyor ve görüntüde zuhur ediyor. cennetin çocukları'nda yoksul bir ailenin çocukları olan iki kardeşin 'ayakkabı' ile olan imtihanını, cennetin rengi'nde bir babanın başından atmak istediği kör çocuğu izliyor. ve bunlara minik imtihanlar da film boyunca eşlik ediyor. serçelerin şarkısı'nda da aynı şekilde bir köyde yaşayan yoksul bir babanın modern şehrin bencil ve rekabetçi hayatını gördükten sonraki para ve mal düşkünlüğü ile olan imtihanına tanık oluyoruz. imtihan filmlerde bir form olarak karşımıza çıkıyor. bu hikayeler gayettabi hollywood'da da çekilebilirdi, lakin batıda majidinin film yapma şeklinde var olan imtihanın yerine çatışma baş rolü oynardı.

cennetin rengi
majidiyi majidi yapan başka bir nokta ise seçtiği konu itibariyle ajitasyon yapma fırsatı olmasına rağmen hiçbir filmine ağlamaklı bir sahne yerleştirme tercihinde bulunmayışıdır. filmin duygusal olarak yoğunlaştığı yerlerde hemen devreye mizahı ustaca devreye sokuyor majidi. tıpkı hayat gibi! majidi'nin filmlerinde de yaşamın ta kendisi gibi daima hüzün ve neşe bir arada. cennetin rengi'nde muhammed'in babasının muhammed'i ilk gördüğünde ağladığı duygusal sahne, izleyicinin ağlamasına fırsat vermeyecek kısalıkta tutulur ve hemen tezat bir biçimde öğretmenin neşeli tavrı gösterilir. aynı şekilde serçelerin şarkısı'nda babanın işitme cihazı bozulan sağır kızının duyup duymadığını test ettiği sahnede ablasına kopya veren küçük çocuğun sahneye yerleştirilmesi sahnedeki ağır kederi yok eder. 

baran
  ve elbette filmlerinin son sekanslarında gösterdiği marifet de takdire şayandır. baran'ın son sahnesinde karakterimizin sevdiği kız afganistan'a gitmek için bir kamyona binmiş, kamyon hareket etmiş, uzaklaşmıştır. artık sevdiceğinden geriye yalnızca az önce çamura basarak bıraktığı ayak izi kalmıştır. ama o da o sırada başlayan yağmurla silinip gidecektir. eh işte, allahın takdiri!
  majidi sinemayı bir sanat olarak ciddiye alan, ve güçlü filmlere imza atmış olan önemli bir yönetmen. izlenmeli, takip edilmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder